TIMSS 2023 Başarımız…

“`html

Türkiye,

Gelir Dağılımı Eşitsizliği Endeksi’nde Avrupa’daki birinciliği sürdürmekte ve dünya genelinde 28. sırada yer almaktadır;

İnsani Gelişme Endeksi’nde 45. sıradadır,

İnsani Özgürlük Endeksi’nde ise 165 ülke arasında 128. sıraya sahiptir,

Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 148. sıradadır,

Cinsiyet Eşitliği Endeksi’nde ise 131. sırada bulunuyor,

Demokrasi Endeksi’nde 103.,

Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde 91. sıradadır,

Çevresel Sürdürülebilirlik Endeksi’nde de 91. sırada yer alıyor.

Ama TIMSS 2023’te Avrupa’da birinciyiz!

TIMSS, yani Uluslararası Matematik ve Fen Bilimleri Eğilimleri Araştırması, IEA tarafından dört yılda bir düzenlenen bir değerlendirme programıdır. Bu araştırma, 4. ve 8. sınıf düzeyindeki öğrencilerin matematik ve fen bilgisi yeterliliklerini ölçmek amacı taşımaktadır.

Bu sınava katılma talebinde bulunan ülkeler, belirli bir ödeme yaparak hem dünya genelindeki hem de benzer ekonomik ve sosyal yapıya sahip ülkelerle kıyaslama yapma imkanı buluyor.

Uzun yıllardır TIMSS’a dahil olan Türkiye, her sınav döneminde olduğu gibi bu sınavın sonuçları üzerine çeşitli politik tartışmalar yapılmaktadır. Özellikle 2015 yılından sonra bu değerlendirmelerin artan bir başarıyla sonuçlanması, “Eğitimde ne gibi değişiklikler yapıldı ki bu kadar yükseldi?” ve “TIMSS sonuçları neden PISA’da kaydedilmedi?” sorularını gündeme getirmiştir.

Sorunlardan biri, Ortadoğu’nın birçok konusunun olduğu gibi eğitimle de ilgili meselelerin politik bir zemine çekilmesidir. Daha önceki yıllardaki olumsuz sonuçlar nedeniyle muhalefet tarafından sert eleştiriler alan Milli Eğitim Bakanlığı, son dönemlerdeki ilerlemeleri bu eleştirileri bertaraf etmek için bir fırsat olarak kullanıyor.

TIMSS’in temel amacı, ülkeleri karşılaştırmak değil; matematik ve fen eğitimi üzerine veri üretip, eğitim sistemlerini geliştirme fırsatı sunmaktır. Ancak, sonuçların kamuoyuna sunulması, sıklıkla bu meselelerin politik bir hal almasına yol açmaktadır. Bazı ülkelerin sınavda kullanacağı nüfus örnekleminde yaş gruplarını manipüle etmesi, başarılarını artırmak amacı taşıdığı gözlemlenmiştir. Örneğin, PISA gibi benzer bir sınavda 2015’te yaşanan örneklem sorunları, Türkiye’nin düşük bir puan almasına sebep olmuştur. Fen liselerinin örneklemde kötü yönetilmesi, Türkiye’nin okuduğunu anlama konusunda 70 ülke arasında 53. sırada yer almasına neden olmuştur. Bu durum, sonrasında Bakanlık tarafından daha doğru bir örnekleme yönteminin kullanılmasına yol açmıştır. Kısacası, bu tür sınavlarda ülkelerin örneklem seçimlerinde itiraz haklarının olduğunu unutmamak gerekir.

“IEA, örneklem konularında hassastır, ülkeler böyle bir esneklik sağlayamaz.” diyebilirsiniz.

Ölçmenin güvenilirliği ve geçerliliği, yapılan sınavların en önemli iki prensibidir. Özellikle geçerlilik, yani sınavın amacına uygun şekilde yapılandırılması, sınavı hazırlayanların en büyük endişesidir. Eğer bir sınavın amacı, o sınava katılan örneklem üzerinden istatistiksel veri sağlamaksa, ülkelerin sınavda kullanacakları örneklemlere müdahale etmek uygun değildir. Gerçek bir sıralama sınavında (TYT, AYT, LGS gibi) bu tür konulara çok daha fazla dikkat edilir.

Türkiye, bazı durumlarda 4. sınıflar yerine 5. sınıf öğrencileriyle sınava girmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bazı ülkelerin sonuçları, sınavın adı “Trends in…” olsa da geçmiş yıllarla karşılaştırılamaz hale gelmektedir. Ülke sıralamalarında yer alan küçük dipnot işaretleri, verilerin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda ipuçları sunmaktadır. Matematik 4. sınıf sıralama tablosunda (3), (2), + gibi işaretler, raporu analiz ederken göz önünde bulundurmanız gereken detaylardır. Ancak, bu bilgilere MEB raporlarında ulaşmak mümkün değildir.

Aslında bu durum, oldukça olağan bir durumdur. Tüm ülkeler, durumlarını değerlendirmek için benzer yöntemlerle sınavlara katılmaktadır. Tesadüfi örneklemlerin uygulandığı ülkelerin sayısı oldukça azdır. Türkiye’de olduğu gibi diğer ülkelerde de sonuçlar, politik bir mesele olmuyor. Amaç veri elde etmekse, bunda bir problem yok. Ancak amaç belirli bir siyasi veya kişisel çıkarı elde etmekse, o zaman örneklemin nasıl seçildiği önemli bir hale gelmektedir. Şu durumda, Türkiye 5. sınıflarla sınava girse de, Hong Kong, Japonya, Çin, Litvanya gibi ülkelerin 4. sınıf düzeyindeki öğrencilerini geçememektedir. 🙂

Sosyal medyada, bir eğitimci olarak, bir hocamızın “Eğitimde gelişim olur, ancak sıçrama olmaz.” ifadesi dikkatimi çekti. Türkiye’nin TIMSS 2023 sonuçları, her ne kadar önceki yıllarla karşılaştırılamasa da, deprem dolayısıyla (depresyon bölgeleri genel olarak daha düşük eğitim seviyesine sahip) yaklaşık yüzde 20’lik bir öğrencinin bu değerlendirmeye dahil edilmemiş olması, günümüzde değerlendirilmeyi etkileyen bir faktör olarak kalmaktadır.

Ayrıca, sosyal medya platformlarımda karşılaştığım bazı noktalardan biri, TIMSS sınavı için seçilen okullardaki yönetim, öğretmen ve ÖDM sorumlu öğretmenlerinin, başarıya sahip çıktıklarını vurgulamalarıdır.

Sınav için büyük çaba sarf ettiklerini ve katılacak okullarda eksiklikleri gidermek için ek eğitimler düzenlediklerini belirtmektedirler. Ancak, bir ülkenin matematik ve fen alanındaki genel durumunu yansıtan bir sınavda, katılımcı okulların başarılı olabilmesi için yapılan düzenlemelerin varlığı, durumu daha karmaşık hale getirmektedir.

Bu bilgilerin daha net bir şekilde anlaşılması adına, Şubat 2025 tarihinde ilgili veri setinin paylaşılmasını beklemek gerekir. Öğrencilerin cevap profilleri, Türkiye’nin verilerinin MTK parametreleri ve detaylı grup analizleri ile daha fazla bilgiye ulaşılacaktır.

Şu anda MEB ile ilgili tek eleştirilerim, ana rapordaki notların kendi raporlarına yansıtılmamış olmasıdır. 4. ve 5. sınıf karşılaştırması ise bir tartışma olarak geçebilir. Yapmış olduğum paylaşım, tamamen MEB’in notları bildirmeden konuyu siyasi bir tartışma konusu yapmasından kaynaklanmaktadır. Sadece Türkiye değil, diğer ülkeler de benzer yöntemler kullanmaktadır. Bu arada, Çin sınavlarını Taipei’deki elit okullarda uygulamaktadır.

Sonuç olarak:

Bu tür sınavları, ölçme ve veri toplama süreçleri olarak değerlendirmek gerekiyor. Türkiye, hangi öğrenci gruplarını sınava soktuysa onların başarı düzeyini yansıtmaktadır. İlgili öğrenciler ve genellenebilir örneklem, Avrupa’da birinci olduklarını kanıtlamaktadır. 2018 PISA sonuçları açıklandığında MEB’de Bakan Danışmanı olarak görev yapıyordum ve sürekli olarak 2015 PISA öngörülerinin hatalarının yükselişi etkilediğini yetkili kişilere belirtmiştim. Ancak o dönemde konu siyasi bir tartışma haline geldi.

Ne demiştik? Ülkemizde, sokakta satılan simitlerden uluslararası sınavların sonuçlarına kadar her şeyin politik bir boyutu var… Eğer sıralamalar siyasi tartışma konusu olacaksa, bu yazıda bahsettiğim endekslerin sonuçları, TIMSS 2023 sonuçlarından daha fazla önem taşımaktadır.

Sağlıklı günler dilerim!

Instagram

Twitter

Bu makalede sunulan ifadeler tamamen yazarın özgün düşünceleri olup, Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir